Hiç bir zaman anlayamadıklarım?
Bir Türk insanının beyni incelense, o kadar çok gereksiz şey öğrenmiştir ki ege kıyıları gibi dantelli bir görünüm ortaya çıkar. Benim de bu beyin yapım içinde sorguladığım ve hiç bir zaman anlayamadığım, yalan yanlış öğrendiğim bazı bilgiler var. Onları paylaşmak istedim.
1) Türkler fethettikleri ülkede hep insanların inançlarına saygılı davranmışlardır, herhangi bir zorlama yapmamışlardır
Bu olayı ilk öğrendiğimde bacak kadar çocuktum ve çok gururlanmıştım yalnız sonraları öğrendiğim bir kaç farklı bilgi beni tereddüte düşürdü. İlk olarak başka dinlere bu kadar saygılı bir milletsek kendi milletimize karşı fazlasını beklememiz lazım değil mi? Bildiğim kadarıyla Yeniçeriler tarafından kuş başı olarak doğranan bir Osmanlı Padişahı bulunuyor. Yani millet aynı asker aynı saygı olayı ise biraz değişik gibi. Günümüze baktığımızda ise arsa gaspeden, mafyası güçlü, torpille adam kayıran, rüşvet veren filan bir millet olduğumuzu görüyoruz. Yani sonuçta bu insanlar da Osmanlı'nın torunu bu nasıl oluyor anlamak da zorluk çekiyorum. Bana sanki olaylar anlatıldığı gibi değilmiş gibi geliyor.
2)Hilal Taktiği
Bu taktiğe göre düşman sizin kaçtığınızı düşünüyor ancak siz hilal şeklinde adamların etrafını çevirip yeniyorsunuz. Yani tamam anladım bir kere yenir bu taktik de sürekli de yenmez ki? Yani, sonuçta düşmanın da okuyup mürekkep yutmuş az çok savaş taktiklerini bilen adamları var. Yani bu hilal taktiğine karşı nasıl olur da önlem alamazlar ki.
3)3 den 5 çıkmaz
İlkokulun matematikteki amacı dört işlemi öğrenmek ve matematiksel bazı kavramları kazanmaktır. Öğretmenler öğrencilerine çıkarma işlemini de sorarlar. Genelde de büyük sayıdan küçük sayı çıkar. Bazen bazı işgüzar öğrenciler ise hocam peki 3 den 5 çıktı kaç kaldı diye sorarlar öğretmen de 3 den 5 çıkmaz diye kestrip atar. Sonra çocuk bizim zamanımızda ortaokuldu şimdilerde 6. sınıf mı oluyor nedir geldiğinde hoca bu sefer 3 den 5'in çıkabileceğini söyler. Bu durumda da eski öğretmenine mi yenisine mi inanacağını bilemeyen çocuk ufak bir bunalım da geçirir. Nasıl güvenecek ki şu anki öğretmeni de negatif sayıların karaköklerini alamayacağını söyluyor bi üç beş sene sonra ya bu da yanlış cıkarsa? Sonra seviniyor hani şu eldevar diye bir şey vardı ya o aynı hiç değişmedi:) Ben bundan sonra bütün işlerimi eldevarla yaparım diyip yaşamaya devam ediyor.
4)İşçi Problemleri
1 işçi 1 işi 10 günde yapıyorsa 10 işçi aynı işi 1 günde bitirir. Ya zaman geçti, yani ödev oluyor proje yapıyoruz filan, ciddi ciddi 10 işçi bir işi bir günde bitiremiyor. Hatta bir işçi genelde 10 işçiden daha önce bitiriyor filan. İnsan tabii bu olayı görünce o kadar uzun süre kandırıldığına hayıflanıyor. Yani ne bileyim, iş değil de şöyle öğretilseydi olay daha süper olurdu. Bir işçi ortaya konan döneri 2 saatte bitiriyor, 10 işçi ne kadar zamanda bitirir gibi öğretselerdi sorun yok. Çünki yemede içmede, para harcamada bu oran orantı çalışıyor ama iş yapmada çalışmıyor. Hani sırf bu söze dayanıp yatırım yapsan, iş açsan batarsın.
5)El Yazısı:
Öyle bir kavram öğrettiler güya. El yazısı yok kişilik göstergesiymiş filan. Ya kardeşim yazıyı öğrendik yazıyoz mazıyoz. Sonra bırak başkalarının yazısını okumayı kendi yazımızı bile okuyamıyoruz. Yazının amacı okunmak değil midir. Sonrasında el yazısının gerçek amacını çözdüm. İlk olarak sınavlarda filan okuyan adam el yazısında ne yazdığını tam anlamadığından itiraz mitiraz edildiğinde yoruma el veriyor. Hocam ben o yazıda işte şunları şunları anlattım görmüyor musunuz desen hoca ne yapacak? Öyledir herhalde deyip notu verecek. Bir de bu doktorlar filan reçete yazarken öyle sakat bir ilaç yazarlarsa ben o ilacı yazmamıştım eczacı yanlış okumuş diyerek suçu eczacıya atacaklar. Hani bunun dışında da bir olayını görmedim. El yazısının bi faydası belki hani imza olayını artistik atmakta olabilir.
6)İlkokuldaki resim dersleri:
Böyle patates baskısı, guaj boyalar ne bileyim ipi çekersin resim olur filan. Sırf anneye babaya eziyet. Çocuk evde uğraşırken ev batar, sulu boya dökülür filan. Bir karmaşa bir kızgınlık. Ya kardeşim devir bilgisayar çağı vereceksin çocuk paint programında yapacak. Şaka maka bu resim dersleri ilkokuldaki en eğlenceli şeylerden biriydi.
Zaman değişti ama bu kavramlar sanırım çok değişmedi. Her yerde bir işi 10 saatte yapan işçiler ve 10 işi 1 saatte yapan işçiler işsiz şekilde dolaşıyorlar. Dilenciler, tabelalara el yazılarıyla Sakatım çocuğuma ekmek parası diye yazmışlar, bir kısım insanlar zenginken üç kuruşluk maaşlarıyla beş kuruşluk masraf yapmaya çalışan insanlar var. Herkese güzel bir gelecek, güzel bir çocukluk dileğiyle.
super dokturmussun genc.. devamini bekliyoruz..
YanıtlaSilNasıl sütün en iyi hali teryağı ise tereyağı bozulunca berbat olursa bunu milletimiz konusunda kıyaslayabilirsiniz :)
YanıtlaSilMilletimiz malesef o zamanlar Dünyada ilk 3 içerisindedir. Şimdi durum daha kötü, ekonomide 16. olduk diye seviniyoruz..
El yazısını hatılattığınız iyi oldu, bende hep beklediğimden düşük gelen notlarımın gizemini çözememiştim. Demekki hoca okuyamayınca 0 veriyormuş meğer, el yazım kötüdürde..