Zaman Makinesi
Arkeolog Zeki Bütün çok çalışkan
bir adamdı. Aynı zamanda bilime de çok ilgi duyuyordu. 24 saatinin 10 saati
okuyarak ve araştırarak, 10 saati kazı yaparak 4 saati de uyuyarak geçerdi.
İşine de çok aşık bir adamdı ki bu yüzden 50 yaşına gelmesine rağmen
vakitsizlikten evlenmemişti. Zaman zaman koyu renk gözlerini kısıp uzaklara
dalar ve gökyüzünün mavilikleri içinde bir şeyler görüyormuş gibi yapardı.
Eskiden yakışıklı denebilecek bir kişi olduğu yüz hatlarından belli olsa da
kazı yaparken yediği güneş ışınlarından dolayı yüzü çok yaşlanmış bu adam vücut
olarak çalışkanlığı ve disiplini sayesinde en fazla 30 yaşındaki insanların
çevikliğine sahipti. Çoğu insanın bilmediği bir hedefi vardı o da M.Ö. 1500’li
yıllarda yaşadığına inandığı izleri silinmiş bir medeniyeti keşfetmekti.
Bu medeniyetin Lidyalılardan önce
İzmir yakınlarında yaşamış bir medeniyet olduğunu ve sebebi bilinmeyen bir
şekilde yok olduğunu ve tarihte ilk altın ve gümüş sikke kullanan bir medeniyet
olan Lidyalıların bu medeniyetin geçmişten kalan mirasının ve kalıntılarının
çok küçük bir kısmı ile bu zenginlik seviyesine ulaştığına inanırdı. Lidyalılarla
ilgili yaptığı kazılarda teorisini destekleyecek ve aslında Lidyalılara ait
olmadığı açık olan tek tük eserler de bulmuştu. Hatta bir keresinde granit işlenmiş
bir taş bulmuştu ki taşın üzerinde büyük dairesel bir şekil olan ve üzerinde
rakama benzeyen düğmeleri olan bir şekil görmüştü.
Bulduğu bu taşı saklamış
kimseye göstermemişti. Uzun zaman kafa yorduktan sonra şekildeki karmaşık
sayılardan ve tasarımından bunun ileri teknoloji bir alet olduğunu çıkarmıştı.
Daha sonra bu medeniyetin alfabesi olduğuna inandığı birkaç parça da yazıt
bulmuştu.
İlk hedefi bu gizli medeniyetin
alfabesini çözmekti ve vaktinin bir kısmı da bu alfabeyi çözmeye uğraşmakla
geçti. Diğer medeniyetlerin dili konusundaki bilgisi ve üstün azmi sayesinde de
bu medeniyetin alfabesini çözme konusunda ilerledi. Medeniyetin alfabesi şekil
ve harf benzeri şeylerden oluşuyordu. Daha çok sıfat benzeri kelimeler
şekillerden oluşurken ifade edilmen istenen diğer kısımlarla ilgili harflere
benzeyen yapılar beraber kullanılıyordu. Şekiller sayıca çeşitliydi ve harf
benzeri şeyler ise sayıca çok daha azdı şu ana kadar 300 kadar şekil ve 15
kadar da harfe rastlamıştı.
Arkeoloji bölümünden mezun olduğu
30 yılının 10 yılı kazı yaparak son 20 yılı da bu üstün medeniyeti bulma
arayışı ile geçti. Hobi olarak ilgi duyduğu fizik bilimi ile de ayrıca vakit
buldukça ilgileniyor ve kendi mesleği ile analoji kurmaya yaklaştığı bazı
durumlar da oluyordu. Fizik bilimi ile ilgili okuduklarından da tarihte
medeniyetlerin çok ileri olmadığı dönemlerde bulunan icatlardan hayrete düşüyor
ve bu durumun da kendi teorisini desteklediğini düşünüyordu. Birden bire bulunan
buhar lokomotifi, gökten zembille inen manyetik teorisi, alternatif akım gibi
şeyler hem bilme olan hayranlığını arttırıyor hem de içten içe aradığı bu
medeniyetin teknolojik olarak çok gelişmiş olabileceği hakkında ona içten içe
bir motivasyon kaynağı oluyordu.
Tabii bu düşünceler içinde
geçmişte karşısına çıkan ve ilk başta ona hayran olan birkaç evlenme fırsatını
geri tepmişti. Hatta kızlardan birisi Zeki’yi kazanmaya ve onunla evlenmeye
fazla niyetlenmişti ki neredeyse 2 yıl boyunca uğraşmıştı onu değiştirmeye ve
bir aile babası olacak forma sokmaya. Bir ara evlenme planları da yapmaya
başlamışlardı ki Zeki’nin düğün için ayırdıkları parayla son anda bir Uzak Doğu
kazısına katılması sinirlerini bir anda boşaltmış ve anlamıştı ne kadar uğraşsa
da Zeki garip bir adamdı ve sırf biraz yakışıklı ve bilgili diye böyle bir
adamla ömür geçmezdi. Zaten sonrasında biraz yaşlanmaya başladığında artık çok
fazla kısmeti de kalmamaya başlamıştı zaten kızlarla çok fazla ilgilenmeyen bu
arkeoloji aşığı adamın.
İçinden gelen bu sesle sürekli
kazılara devam eden Zeki bir gün İzmir yakınlarında küçük bir köyün tarlasında
daha önce kazılarda bulduğu alfabeye benzer bir tablet bulunduğunu başka bir
arkeolog arkadaşından öğrendi. Tabi diğer arkeologlar daha önce buna benzer bir
şey bulmadıklarından heyecanlandılar. Sonrasında da bu köyün yakınlarında
tabletin bulunduğu yerde bir kazı yapılmasına karar verildi. Zeki’de bu kazıya
katılmak için hemen gereken girişimleri başlattı.
Kazı tam 3 ay sürdü. Heyecanla
daha derine indiler ve Zeki’nin var olduğunu düşündüğü medeniyete ait daha çok
kanıt buldular. Derinlere indikçe daha büyük eşyalara daha büyük aletlere
rastladılar. Sonra bir gün antik bir şehrin kalıntılarına ulaştılar. Muazzam
bir şeydi. Tarihteki ilk apartman benzeri yapılara ulaşmışlardı. Binalar da
diğer kazılardaki gibi taş ya da kerpiç değil ne olduğunu tam olarak
anlamadıkları çok sağlam bir malzemeden yapılmıştı. Sonra Zeki’yi çok
heyecanlandıran bir olay oldu. Daha önce tabletlerde gördüğü şekle ait olan 2
metre boyunda ve 2 metre eninde olan o aleti buldular. Tam tamına resimlerdeki
gibiydi.
Tam bir ay boyunca aleti incelediler
sapa sağlam duruyordu. Üzerinde daha önceki tabletlerde gördüğü gibi bazı
düğmeler vardı ve düğmelerin üzerinde de yazılar vardı ancak o bulduğu
şekillerde bu yazılar gözükmüyordu. Sonrasında aletin üzerinde başka yazılar
olduğunu da gördüler. Diğer arkeolog arkadaşları ile beraber yazıları çözmeye
çalışan Zeki diğer arkadaşlarına haber vermeden aletin üzerinde yazılanları ve
düğmelerdekileri çözmüştü. Düğmelerin üzerinde bu medeniyetin rakamları vardı
ve heyecanlandırıcı şekilde aletin üzerinde tercüme ettiği kadarıyla ZAMAN MAKİNESİ yazıyordu.
Zeki arkeolojide tanınan birisi
olduğundan ve arkeoloji dünyasında biraz da nüfuzlu birisi olduğundan aleti tek
başına incelemek için belli bir süre geçtikten sonra bir onay aldı ve neredeyse
1 sene boyunca bu aleti çalıştırmaya çalıştı. Sonrasında aletin bir yerinde
gizli bir kapak olduğunu ve kapağı açınca da sanki elektrikle çalışan bir kısım
gördü. Daha sonra voltajı yavaş yavaş arttırarak bu bölüme elektrik vermeye
başladı. Bir yerde düğmeler hafifçe aydınlandı. Sonrasında Zeki rakamlarla
oynadı bir şeyler yaptı ancak aletten pek bir ses seda gelmedi. 1 aylık
uğraşısının sonunda aleti çalıştırmak için bir şifre olduğunu anladı ve kalan 1
yılını da bu şifreyi çözmekle geçirdi. Sonunda aletin üzerindeki başka bazı
yazılardan faydalanarak şifreyi çözmüştü. Şifreyi alete girdi ve birden bire
tuşların renkleri değişti. Tuşların üzerine bir yılı ve herhangi bir günü
simgeleyecek şekilde bastı ve tamam düğmesi olduğu tahmin ettiği düğmeye bastı.
Gözlerini kapadı ve zaman yolculuğunu bekledi. Tam o anda aletin ortasında
girdiği tarih yazdı ve bildiğimiz saate benzer bir görüntü belirdi. Yelkovan gibi
bir şey ilerlemeye başladı ancak başka bir şey olmadı. O an anlamıştı. Zaman
makinesı diye yazan şey aslında zamanının çok ilerisinde bir saatten ibaretti.
Ne kadar aptalım dedi saat bir zaman makinesidir. Kafasını ellerine koydu.
Gözlerindeki ışık bir kademe azaldı ve hayatında ilk kez bir bira yerine 10
bira içti. Zeki o gün 20 saat uyumuştu.
İlk hikayem olan Ali Veli Menekşe'nin Hayat hikayesini de okuyabilirsiniz.
Hiç düşündünüz mü Süper Kahramanlar Türkiye'de ne yaparlardı.
Hiç düşündünüz mü Süper Kahramanlar Türkiye'de ne yaparlardı.
Yorumlar
Yorum Gönder